Sokaktaki kedilerin bile döviz konuştuğu, kur konuştuğu bugünlerde ben gene kendi gündemime davet ediyorum sizi… İncir reçeline!
Kaldırımlarda incir soyuluyorsa eğer…
Bizim çiçekçilerin eli sigara değil incir tutar bu ay. İncirin sütü ellerini yalar yutar diye parmaklarının ucuna kestikleri plastik eldiveni geçirirler, bir de minicik keskin bıçakları vardır ellerinde. Çuval çuval incir soyarlar sabahtan, akşama. Sabah doluyken tezgahlar, işten dönerken tektük kalmıştır o soyulmuş poşet poşet incirler.
“Vereyim mi canım, çok güzel” der benim çiçekçi. Sağolasın başka zaman diye geçerim, bozulur bana. Akşama çiçek alırım dönerken, onların da kalbini almazsam, vay halime.
Pangaltı’dan Kurtuluş Caddesi’nin ortasına kadar her köşede incir soyulur. Evlerde reçel kaynar.
Apartmanı geçen hafta çilek reçeli kokusu sarmıştı, çektim çektim içime. Kapıyı uzun süre kapatamadım. Çileğin o tatlı köpük kokusu, şekerlenmiş çilek buram buram, o saf pembe rengi gözümün önüne gelir, o biriken köpüğü yediğim günlere giderim…
Hep yazarım ya bir evde yemek pişiyorsa, hayat vardır, benim mahallem de hayatın ta kendisi. Bu mevsim de çilekti, incirdi, güldü başladı reçeller. Madem reçel konuşacağım, o zaman değerli Sema Temizkan’ın Telos Yayıncılık tarafından 2007 yılında basılan ‘Reçel Deyip Geçme’ kitabına.
“Romalılar soylarının bir incir ağacının altında geliştiğine inanırlarmış… Vatanı Önasya’dır. İnciri Akdeniz’e yayan Fenikeliler onu kurutarak tüketen ilk halk topluluğudur.”
İncir reçeli tarifi verir verir de esas o incir reçelini yapan insanların hikayelerin ve o lezzetlerin buluşmasını okumak reçelden daha tatlıdır. Onu da size bırakayım, siz okuyun.
Gelelim tarifine;
“Yetmiş beş tane yabani incir, bir kilo toz şeker, yetmişbeş tane kuru karanfil, yarım limon suyu, üç kahve fincanı su.
İncirleri elma gibi soyun, bol suda haşlayın ve süzün. Suyunu çıkarmak için patlatmadan tek tek sıkın. İncirlerin başlarına kuru karanfilleri yerleştirin, şeker ve suyun içine 1-2 tane ıtır yaprağı ve başparmağınızın ucu kadar çubuk vanilyayı atarak kaynatıp şerbeti hazırlayın. Kaynayan şerbete incirleri atarak karıştırın. Reçel kıvamına gelince limon suyunu ilave ederek karıştırın ve ocağı söndürün.”
Bir de notu var. “ Annem şekerlenmesin diye limonla birlikte limon tuzu da atılmasını söylerdi. Bir de benim denediğim biçimde, kuru karanfillerle birlikte, damla sakızı yerleştirilirse, yemek sonrası hoş bir tatlı niyetine yenilebiliyor.”
Bir de olgun incir reçeli tarifi veriyor ama o da mevsiminde olsun.
Yanına incir reçeli koyacağımız bir kahve de pek güzel olur doğrusu. Eh o zaman kaynasın bakır tencereler!